Bugün, 29 Nisan 2024 Pazartesi

BEKİR YALÇINKAYA


28 ŞUBAT´a Kazık Çakanların Kazığı

Türkiye´de sadece imanî esasların verdiği kaygı ve Şeriat ifadesine bağlı hafakanlarla sosyal, siyasî ve kapitalist ikbâle dayalı bir çeteleşmenin, o bulanık günleri ne kadar iyi değerlendirdiği, bugün aşikâr hâle geldi.


    Anamur Dağları´nda Yörük Çadırı. Kulu Ovası´nda Çingene (Roman), Çukurova´da Irgat Çadırı.. Bu ülkenin daha nice yerlerinde ya Erciyes misâli dâvâ, ya Bodrum misâli hava adına çok çadır kuruldu. Ama iki kurulan çadır var ki böylesi bir Osmanlı dönemindeki Osman Gazi´ye Devlet bağışlayan Ertuğrul Gâzi -Hayme´si:(*) Çadırı, bir de Refah Devri´nin Bekir Yıldız´ına ait Sincan Kudüs Çadırı..

  Bu çadır ki âdeta Cumhuriyet dönemine damgasını vuran, ama gelişmeden ziyade çelişmeyi tartaklayan ve 28 Şubat namlı tarihe saz söz, caz bağnazlığıyla gelip oturan bir Tekfur korkusu oldu.. Ne kadar kıyıda köşede pusuya yatmış sinsi niyetliler varsa hepsi, bu Kudüs Çadır´ı çağında ayağa kalkmış, inanca da, imana da, ahlâkî yapıya da yapmadığını koymamıştı..

  Kadın haklarından dem vuran bir zihniyetin Seviyeli Adamlar Takımı, Post-Modern Darbe yetince ve darbeye lüzum kalmayınca, eksik kalan işlemlerini ne ile tamamlamışlardı?          

   Hatırlarsak:

   -Münferid bir davranışla Star Muhabiri Işın Gürel´e, Sincan Lâle Meydanı´nda tokat atan Recep Görmez için koskoca holding gazeteleri şu aşağılık başlığı atmışlardı: "Bulun bu hayvanı!."

  Hızını alamayan malûm tümgeneralimiz, dönemin Başbakan´ı Erbakan´ın bir İslâm devlet adamını ziyareti için ne demişti:

  "Başbakan değil, istersen bilmem ne bakanı ol, adam olsan oraya gitmezsin."

  Sonra; General Çevik Bir´den Meral Akşener´i ?Yağlı Kazığa Oturtma´lar, Erol Özkasnak´tan yazar Mehmet Altan´a ?makatına süngü takıp cepheleri gezdirme´ler.. Ne kadar holding yalakası ve asker serpuşu püsküllü yağdanlık varsa hakaretin dozunu Post-Modern havaya göre ayarlayıp ayarlayıp havlamışlardı.

  Türkiye´de sadece imanî esasların verdiği kaygı ve Şeriat ifadesine bağlı hafakanlarla sosyal, siyasî ve kapitalist ikbâle dayalı bir çeteleşmenin, o bulanık günleri ne kadar iyi değerlendirdiği, bugün aşikâr hâle geldi.

   Ta.. 1993´te bile Demirel´in, RPli Şevki Yılmaz´a göre Sincan´daki tarifi:

  "Güneş Taner denen adamın köpeğinin Edirne Köpek Dinlenme Tesisleri´ndeki aylık masrafı 9.5 milyoncukmuş" sözleriyle başlıyor ve şöyle devam ediyordu: "Türkiye´nin ş...fsiz Mason Başbakanı Ermeni gâvuruna buğday veriyorsa bu milletin başı musibetten kurtulmaz. Şu milletin evlâtlarını gazete sütunları, eğitim bozukluğu, ahlâksız siyaset ve ayyuka çıkan yolsuzluklar ruhsuz hale getirdi. Allah´a secde etmek görevi olan ruh öldürüldü."

   Zaman, dönüp dolaşıp Hasan Celal Güzel´e takılınca ortaya bir tarif daha çıktı: "Demirel, Türk siyasî tarihinin en büyük münafığıdır." Zannettik ki: siyasî veya holding ayaklı sosyal münafıklar, bir kaç askerle birlikte işte bu kadar.. Nerde.! Depreştikçe İşin içinden iş fışkırıyor.. Ne işi? Yasak, yazamıyoruz.. Ama kısaca diyelim ki; ucu Apo´ya tam destekten, Türk´ün dünya yüzüne çıkış noktası O´na kadar varıp dayanıyor. İçinde yok, yok.. Tıpkı Bodrum Çadırı gibi..

   Yani; "Her tarladan bir tezek, her köyden bir pezevenk gelmiş, oluşmuş bir ...........?"

   Köy denince aklımıza bir gelen daha olmalı.

   Meselâ; "Göbeğini Kaşıyan Adam" tarifiyle Atatürk´ün o veciz sözü içinde, "Milletin Efendisi" olan köylüleri aşağılamaya çalışan ve AKP iktidarının Gül´ü, Cumhurbaşkanı tercih edişine "Benim Cumhurbaşkanım olmayacak" diyecek kadar kin ve nefret öğüren Bekir Coşkun denen adam da aklımızın bir yerinde yer almalı.. Siyasî münafık ve siyasî münafıklara münafıklık katan bir cılız zümre; alışageldikleri hayat üslûbunu, "Atatürkçü´yüm, Laik´im" veya "Ben bir Atatürk kızıyım, Cumhuriyet âşığıyım" gibi kalıplaşmış, ama değeri itibariyle hangi suçu işlersen işle, suçu ve suçluyu masum notasına çeken kelimeleri kullana kullana millî iradenin hep aklını karıştırmayı becermiştir.

   İç yüzleri kırılıp döküldüğü halde halâ konuşuyorlar. Işın Gürel´e Sincan´da atılan tokatta kendisini bulan ve ona; "Aldırma kızım, biz de onlardan 1958´de bir tokat yemiştik. Ama iki yıl sonra neyin ne olduğunu tepetaklak gidince anladılar" meâlli bir teselli gönderen DP düşmanı Oktay Ekşi´ler de, öteki yol arkadaşları Bekir Coşkun´lar da hep konuşacaklar, konuşmaya mahkûmlar.. Halbuki 28 Şubat, âdeta kendi tarihini dâhi bugün inkâra kalkışmış durumda ve halet-i ruhiyesi kamu vicdanında idamlıktır. Kudüs Çadırı yıkıldığından beri; Filistin´den, İslâm Âlemi´ne Sapantaşı´yla esaret ıslıkları ve zûlüm çığlıkları yükseltmektedir.

  ..Ve ne kadar Emin Beldeler varsa küfrün oyunuyla çalkalanmaktadır. Kala kala bir Türkiye´leri kaldı. Onu da yutma çabası içindeler, ama karşılarında Sûmmün Bûkmün Ûmyun fitnelerine karşı vazifeli bir Hz. Muhammed (SAV) ümmeti var. Depreştikçe batağa işte ondan çekiliyorlar. ´İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raci´ûn´a, yani; ?O´na Dönüş´e kadar da böyle olacaklar.

-(*) Hayme ´Çadır´, Hayme Ana ´Çadrı Anası´ manânına gelir.

23.7°