Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

TAHSİN ERASLAN


30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

Karamsarlık rüzgârlarının estiği fırtınalı zamanlarda kurtarıcılar, yol göstericiler, çıkar ortaya.


30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nin önde gelen maddelerinden biri neydi?

Osmanlı Ordusu derhal terhis olacak.” (!!!!)

Güzel Yurdumuz, 7 düvelce işgal altındaydı. Belki 10 civarında ilimize düşman girememişti.

Uzun yıllar süren savaşlar sonucu insanlarımız yorulmuştu.

Tarlalarımız ekilemez olmuş, hozan kalmıştı.

Kıtlıklar yaşanıyordu.

Askerlerimiz cepheden cepheye koşuyorlardı.

Terhis olup evine kavuşamadan yeni bir celp emri çıkıyor, başka cepheye koşuyordu.

Memleketimiz üstünde kara bulutlar ağmıştı.

Umutsuzluk baş göstermişti.

Düzenli Ordu kurulmadan önce dağlar, asker kaçaklarıyla, eşkıyalarla doluydu.

Düzenli Ordu kurulduğunda henüz at üzerinde duramayan çocuklar eğitildi.

*

Televizyon yok. Cep telefonu yok. İnternet hiç yok.

Haberlere günler, aylar sonra yarım yamalak ulaşılır.

*

Yunanlılar’ın Polatlı’daki top sesleri, Ankara’dan duyuluyordu.

Meclis’in Kayseri’ye taşınıp taşınamayacağı bile görüşülüyordu. 

Tüm bu olumsuzluklar içerisinde kararlı olanlar vardı.

Umudunu yitirmeyenler vardı.

Afyon Kocatepe’den 25-26 Ağustos’ta başlamıştı Türk Ordusu taaruza.

Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” komutu çoktan verilmişti, Mustafa Kemal tarafından.

30 Ağustos’ta BÜYÜK ZAFER kazanıldı.

*

Karamsarlık rüzgârlarının estiği fırtınalı zamanlarda kurtarıcılar, yol göstericiler, çıkar ortaya.

Komutanlar çıkar. Askerler çıkar. Aydınlar çıkar. Sanatçılar çıkar. Şairler haykırır.

Mehmet Âkif’ler, Mehmet Emin YURDAKUL’lar çıkar.

Daha nice vatan evlatları çıkar.

İşte onlardan biriydi Mehmet Emin YURDAKUL.

1869’da doğmuş, 1944’te aramızdan ayrılmış Türk şairi.

1.D.S.’da orduyu ve halkı güçlendirici şiirler yazdı.

İstanbul halkının, vatanımızı işgal edenlere karşı düzenlediği Sultanahmet Mitingi’nde, unutulmaz bir konuşma yaptı.

1921’de Ankara’ya gidip Milli Hükûmet safında manevî hizmetlere başladı.

İslâmların ancak hurafesiz Kur’an Müslümanlığına gitmekle, ilim ve medeniyeti öğrenmekle kalkınacağına inanırdı.

Kurtuluş Savaşı’nda, aşırı hayalleri bırakarak, doğrudan doğruya  ‘Türkiye Milliyetçiliği’  davasına sarılmıştır.

Şairlere büyük bir ödev yüklüyordu:

Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et;

Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet

Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”

 

Milliyetçi, gerçekçi, halk adına ve savaşçıydı:

Ben en hakîr bir insanı kardeş duyan bir ruhum;

Bende esir yaratmayan bir Tanrıya îman var;

Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar.”

 

Yurdumuzun Koçyiğitlerine  “CENGE GİDERKEN” adlı şiirinde şöyle sesleniyordu:

Ben bir Türk’üm; dinim, cinsim uludur;

Sinem, özüm ateş ile doludur.

İnsan olan vatanının kuludur.

             Türk evlâdı evde durmaz giderim.

 

Muhammed’in kitabını kaldırtmam;

Osmancık’ın bayrağını aldırtmam;

Düşmanımı vatanıma saldırtmam.

              Türk evlâdı evde durmaz giderim.

 

Bu topraklar ecdâdımın ocağı;

Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;

İşte vatan, işte Tanrı kucağı.

               Ata yurdun, evlât bozmaz giderim.

 

Tanrım şahit, duracağım sözümde;

Milletimin sevgileri özümde;

Vatanımdan başka şey yok gözümde.

               Yâr yatağın düşman almaz, giderim.

 

Ak gömlekle gözyaşımı silerim;

Kara taşla bıçağımı bilerim;

Vatanım-çin yücelikler dilerim.

               Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.”

 

Başta, G. M. K. ATATÜRK’ü ve tüm silah arkadaşlarını rahmetle anıyorum.

30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. 

 

 

 

 

 

25.1°