Bu kelimeyi duymak bile insana mutluluk veriyor. Veriyor çünki güzel bir olay olduğu zaman yapılan bir eğlencedir o. Ramazan ayını oruç tutarak bitirebilmek de, ne güzel nasiptir bizlere. Bayramla kutlanması gereken, kendini takdir etme, sosyalleşme, içimizdeki iyilik duygusunu ortaya çıkarma günleridir bu günler.
Bir diyetisyen olarak, bayramların beslenme tarafı, elbette benim ilk aklıma gelenlerden birisi oluyor fakat bundan daha öncelikli olanlar da var ! Ayakkabılar, mendiller ve harçlıklar zihnimin ilk sıradaki bayram sembolleri olmuş bende.
Çocukken bayramlarda yeni ayakkabılar alınırdı bize. Babam Yeniceden Karabüke gider, ayakkabıları alır gelirdi. Küçük yahut büyük olmaması için ayak ölçülerimizi bir kağıda çizerdi. Her aldığı ayakkabıyı çok beğenirdik, gerçekten de çok güzel olurlardı. Şimdilerde çocuk ayakkabılarına o kadar özen gösterilmiyor sanki. Ablamla ben gözümüzü açınca onları görmek için, yatağımızın karşısına koyar öyle uyurduk. Yeni kıyafetlerimiz de olurdu ama onlar ayakkabılar kadar önemli olmazlardı nedense. Nereden bulurdu bilmiyorum öyle güzel ayakkabıları. Bugünlere baktığımda, onlar kadar güzel çocuk ayakkabıları göremiyorum. Sebebi spor ayakkabıların ağırlıkta olması olabilir mi acaba ? Ayakkabı üreten firmalara arz ediyorum. Bu konuyu ele alalım lütfen.
Mendillere gelirsek; benim çocukluğumda henüz kağıt mendiller üretilmemişti. Yani "Üsküdara gider iken bir mendil buldum / Mendilimin içine de lokum doldurdum " neslinin son fertlerindenim galiba ! İşte o nesilde bayramlarda biz çocuklara mendil hediye edilirdi. Pek kullanmasak bile çok hoşumuza gider arada bir cebimizden çıkarıp bakardık. İyidir mendil taşımak. Özellikle erkek mendilleri daha kullanışlıdır. Çocuğunuz terlediğinde çantadan çıkarıp sırtına koyarsınız. Böylelikle annelerin içi rahatlarken, çocuklar da kendisine ihtimam gösterildiğini anlayıp önemli olduğunu hisseder. Önemli olduğunu hissetmek bir insan için yaşamın püf noktasıdır. Önemli olduğunu anlayan insanın kalbi bayramlardadır... Yaşam onunla hayat bulur. İşte bu idraka vesile olanlardan birisi de bu kumaş mendillerdi. Önemli bir görevi daha vardır onların; ateşi çıkan çocukların vücuduna ılık suya batırılan bu mendillerle kompres yapılarak rahatlatılır. Ebatları üç beş yaşındaki çocukların vücut ölçülerine denk gelir, işlevsel ve kullanışlıdırlar. Harçlıkları anlatmaya gerek var mı ? Yok elbette; dünya bunun üstünde dönüyorken ne denebilir ki !
Bayramların beslenme tarafını ele alırsam, ki pek de almak istemeyeceğimi tahmin edebilirsiniz. Ağır tatlı geleneğimiz bu günlerde sağlığımızı olumsuz etkiler. Bir günde üç beş eş dost ziyareti yapıldıysa, midelerimiz bozulabilir. Benim tavsiyem ikram olarak sütlü tatlılardır. Sütlaç, keşkül, kazandibi, puding gibi demek isterdim fakat bu da doğru değil. Tatlılar; vücut için her türlüsü cıss olan gıdalardandır. Yerken bunu akıldan çıkarmamak gerekir.
İnsana en güzel bayram elbette sağlıklı olmaktır. Bu nedenle onu korumaya gayret etmemiz gerekir. Emek olmadan ekmek olmaz der atalarımız. Bu söz sağlığımız için de çok geçerli bir sözdür. Hepimize sağlıklı, mutlu bayramlar dilerken, yazımı gözleri yollarda sevdiklerini bekleyenler için yazdığım şiirimle noktalıyorum .
BEKLİYOR O
Ben değil,
Kalbim bekliyor seni.
Heyecanlanıyor kendi kendine,
Sözümü dinlemiyor o yine.
Sevindirik olmuş,
Fazladan fazladan atıp yoruyor beni.
Gelirsen ;
Ne yapar kim bilir!
Tutulmaz artık, önüne geçilmez!
Hop oturur, hop kalkar.
Ama kabulüm,
Otursun kalksın o.
Ya gelmezsen!
Ne yaparım, o vakit ben?
Güner Erbay