Mayıs ayı gelince akla neler gelir neler?
İstanbul-Sultan Mehmet-Gençlik-ahlâk-bilim-adalet?
29 Mayıs 1453.
Fetih´le birlikte gelişmeler yaşandı.
Karanlık Ortaçağ kapandı.
Yeniçağ başladı.
İstanbul, öyle durup dururken fethedilmediydi.
Uzun süreler hazırlıklar yapıldı.
Bzans´ta nemelazımcılık başgöstermişti.
Bzans´ta adalet kalmamıştı. Kokuşmuştu.
Halk, karamsardı.
?Latin şapkası görmektense Osmanlı sarığına razıydı.´
Osmanlı´da adalet vardı.
Sultan Mehmet, bilime sarılmıştı.
Arapça ve Farsça dâhil 7 dil biliyordu.
Latinceyi anadili gibi konuştuğu söylenir.
Şairdi. Avni mahlasıyla şiirleri vardır.
İtalyan ressam Bellini´yi İstanbul´a getirtti.
Portresini yaptırttı.
Bilim insanlarına değer veriyordu.
Yerli-yabancı mimarlardan yararlandı.
Musluhiddin ve Saruca Serkan gibiler Osmanlı´ydılar.
Macar Urban´a Edirne´de, toplar döktürdü.
?Ya ben İstanbul´u alırım ya İstanbul beni.? diyordu.
Ferman buyurmuştu:
?Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim!?
İşte o ormanlardan gemiler yaptırıp karadan yürüttü.
Fetihten önce halkın arasında geziyordu.
Halkın ahlâkını ölçüyordu.
Bal satın alma bahanesiyle esnafı yokluyordu.
Siftah yapan esnaf, siftah yapmayana yönlendiriyordu.
Eee. Arkasında böyle esnafla sefere çıkılmaz mı?
Ya şimdilerde nasılız?
Siftah yapan, siftah yapmayana yönlendirebiliyor mu müşteriyi?
Ulan ne adamlarız be!
Ramazan başlangıçlarında yiyecek-içecekleri zamlarız.
Ramazan sonlarında fiyatları düşürmeye başlarız.
Ramazan bittiğinden midir, bayram yaklaştığından mıdır bilinmez.
Çocukluğumuzdan beri, yıllarca böyle gördük.
Yılbaşı, bayram tatillerinde biletlere kendiliğinden zamlar koruz.
Tatil bitince normal fiyatlara düşürürüz.
Okul önlerinde 2 simitçiden biri satışını tamamlasın hele.
Meydan birine kalsın. Hemen fiyatlar katlar.
Tüm bu olan bitenler de çocuklarımızın önünde yapılır.
Geleceğimizin teminatı çocuklarımızın gözü önünde.
Çocuğun yanında yalan söylenir.
Sonra da çıkıp ´yeni nesilde iş yok´ deriz.
?Mükemmel insan yoktur.? deme kolaycılığına kaçarız.
At için ahıra gittiğini unutup samana alışandan insan olur mu?
Belki ağır geldi ama hakikat ağır da olsa bilmek lazım.
?FETİH MARŞI´na bakalım, bir de kendimize.
Anlatılan değerleri kendimizle özdeşleştirebiliyor muyuz?
Kerpetenlerle surun dişleri nasıl sökülecek?
Anadan, yardan, serden geçmeye var mıyız?
Taşıdığımız değerlerden haberdar mıyız?
Kendi destanımızın ezbere okunmasını istiyor muyuz?
Kırık âbideyi yükseltecek taşta olduğumuzun bilincinde miyiz?
Uyuyan destanımızı ne zaman uyandıracağız?
Her birimizin burçlara bayrak olacak kumaşta olduğumuzun farkında mıyız?
Gene de Necip Fazıl ile kapatalım bu bahsi:
?ŞİMDİ FATİH KALKSA MEZARINDAN
NE BEN O´NU TANIRIM NE O BENİ TANIR
AMA
İSTANBUL´U BZANSLILAR ALMIŞ DEYİP
TEKRAR SAVAŞIR!?
