Çiftliğinde ayrı köpekler beslermiş yaşlı adam.
Biri erkek, diğeri dişi.
Biri siyah, biri beyaz.
Bir yıllığına birini beslermiş.
Diğerini de ölmeyecek kadar.
Sonunda yarıştırırmış.
O yıl besili olan hangisiyse diğerini yenermiş.
Siyah-beyaz, erkek-dişi önemli değilmiş.
Dünyamızda dövüş, gürültü eksik olmuyor.
Onlarca, yüzlerce, binlerce insan katlediliyor.
Öksüzler, yetimler, kötürüm bırakılanlar.
Vîrâneler, iniltiler!
Buluşlar, kültürler, değerler yok ediliyor.
Medeniyetler yıkılıyor.
Kuşaklar arasındaki bağlar koparılıyor.
Kimliksiz, kişiliksiz yeni yetmeler türüyor.
Geçmişinden habersiz.
Asalet, milliyet duygusu tüketiliyor.
Neme lazımcılığı öğrettiler.
?Görmem-duymam-bilmem´ dedirttiler.
Sevgi, hoşgörü, sabır, eyvallah aşılanmadı.
Vurmak, kırmak, asmak, gösterildi.
İyiyi, doğruyu arıyorsak niye kavuşamıyoruz?
Gerçekte arar gibi görünüp aramıyor muyuz?
Samimi değiliz sanki.
Yulaf ekip buğday bekliyoruz.
Çevremizde çok şeylerin değişmesini isteriz de...
Değişikliğe nedense kendimizden başlamayız.
Ölüme gider gibi trafiğe çıkarız.
Yolda selamlaşmayı hangimiz becerebiliyoruz?
Yaya yürürken birine sarılsak ya dostça.
Herkes delirmiş sanır.
Nasihatlarla büyüdük, talimatlarla.
Kim ne der diye kişiliğimizi unuttuk.
Yolumuzu değiştirdik birilerini görünce.
Hemen herkes rol yapıyor sanki.
Bayramlaşmada, hasta yoklamada, misafirlikte:
Evlendirme programları ballandırılarak anlatılır.
Pahalı saatler, hediyeler, arabalar başlıca konular.
Dede Korkut Hikâyeleri´ni kimden duyacağız?
Yunus, Mevlâna, menkıbelerini kim anlattı?
Hallac-ı Mansur´un niye öldürüldüğünü?
Nesimi´nin neden derisinin yüzüldüğünü?
Kays ile Leyla´nın aşkını anlatan?
Yusuf ile Züleyha´yı? Yusuf ile kardeşlerini?
Şems´in Mevlana ile muhabbetini anlattı mı?
Olgunlukta, Cüneyd-i Bağdâdî´yi tanıtan?
Egosundan kurtulmakta, İbrahim Ethem´i?
İrfanda, Bâyezîd-i Bestâmî´yi?
?Kerime-i Tarih olan güzel yurdum´ diyen kimdi?
?Tarihin Kızı´na benzettiği yurdunu özleyen şiirini?
Hangi ana, hangi arkadaş, hangileri anlatıydı bize?
Sazlıktayken ses çıkardığını gören oldu mu kamışın?
Ayrılıp da içi oyulunca inlemeye başlamaz mı ney?
PÎR´in:
?Hamdım-piştim-yandım. ?sözünü anlayabildik mi?
Çiçeği koparıp da koklayanları tanıyoruz.
Katırın gül kokladığı gibi.
Böylelerinden, Züleyha´yı sevenler nasıl beklenecek?
Ömründe kitap okumamış biriyle evlenenlere acıyorum.
Ağlamanın ayıp olduğunu öğrettiler bize.
Hele erkekler hiç ağlamazmış!
Çok şeyleri yanlış öğrettikleri gibi.
Yağmurdan kaçmayı.
Toprağa basmamayı.
Mektup yazmayı unutturdular.
Ağlamayın dedikçe, hıçkırarak ağlayasımız geliyor.
Bir katır tepik attı diyelim.
Biz de katırı mı tekmeleyelim?
Bir köpek bizi ısırdı diyelim.
Biz de köpeği mi ısıralım?
?Men lem yezük, bilmez yazık.?
Tatmamıştır, nerden bilsin?
Hz. Ali ile bitirelim:
?Cennete girmek hayret edilecek bir başarı değildir.
Marifet, dünyada da cennete erebilmek.?
