Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Eyüp Ural


BU GÜN 28 ŞUBAT

Necmettin Erbakan´ın başbakan, Tansu Çiller´in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997´de olağanüstü toplanan M.G.K. toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı, ordu ve bürokrasi merkezli süreç


Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye´de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir. Yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. Bu dönem başta muhafazakâr kesime karşı başörtüsü yasağı gibi uygulamalara sahne olmuş, başörtülü öğrenciler okullardan atılmış, ikna odaları kurulup başlarını açmaları için zorlanmış ve çok sayıda kamu personeli işinden atılmıştır. "İrticayla mücadele eylem planı" ile anılan bu süreçte verilen kararların ve yaptırımların uygulanıp uygulanmadığı denetlemek için ÇEVİK BİR öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kurulmuş, 28 Şubat sürecinin yargılamaları ilk kez Ergenekon davaları ile başlamıştır.

Refah Partisi 1995 Genel Seçimlerinde birinci parti olmuştur. 1996 yılında, seçimlerin ardından kurulan DYP-RP koalisyon hükümeti, Refah Partisi´nin güven oylaması hakkında hukuksal inceleme yapılması için Anayasa Mahkemesi´ne yaptığı başvuru haklı görülerek güven oylaması geçersiz sayıldığından dağılmıştır. Bunun üzerine TBMM´de birinci parti durumunda olan Refah Partisi ile ikinci parti olan DYP arasında kurulan 54. Hükümet (Refahyol hükümeti), 8 Temmuz 1996´da TBMM´de yapılan oylamada güvenoyu almayı başarmıştır.

 28 ŞUBAT ORTAMI:

RP-DYP Koalisyonu kurulmasının ardından bu dönemde yaşanan bazı olayların, 28 Şubat sürecini tetiklediği ve hızlandırdığı düşünülmüş, 2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan sırasıyla Mısır, Libya, Nijerya´yı ziyaret etti. Libya´da, Kaddafi´nin bir çadırda Erbakan ile yaptığı görüşmede sarf ettiği sözler muhalefet ve basın tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. 6 Ekim 1996´da Ankara Kocatepe Camisi´nde "şeriat isteriz" diye bağıran sakallı, cübbeli ve asalı Aczmendiler gösteri yaptı. 3 Kasım 1996´da Susurluk´ta meydana gelen bir trafik kazasında mafya, siyasetçi, polis ilişkileri açığa çıktı. Yine Kayseri´nin Refah Partili Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında, Türkiye´de henüz gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını söyledi. Ancak Karatepe bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis ve 420.000 lira ağır para cezasına mahkûm edildi. Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 günü, Başbakanlık Konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi. Görüntüler kamuoyunda geniş yer bulmuş, Türk Silahlı Kuvvetleri´nde tepkiye neden olmuş ve komuta kademesi, Başbakan Erbakan ve yardımcısı Tansu Çiller´i eleştirmeye başlamıştır. Yüksek rütbeli subaylar 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük´te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartışırlar.

30 Ocak 1997´de Sincan Belediyesi Kudüs gecesi düzenledi. Belediye başkanı Bekir Yıldız, İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihat oyunu basında tepki oluşturdu. Star muhabiri Işın Gürel saldırıya maruz kaldı. Bekir Yıldız tutuklandı, mahkûm edildi. 3 Şubat 1997´de, Ankara´da Star TV muhabiri Işın Gürel´in muhafazakâr biri tarafından saldırılarak dövülmesi toplumda büyük bir tepkiye neden oldu. 4 Şubat´ta Sincan´da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. 5 Şubat´ta Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan´a uyarı mektubu gönderdi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya İrtica, PKK´dan daha tehlikeli´ dedi.11 Şubat´ta Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü Ankara´da yapıldı. 23 Şubat 1997´de Fatih Camii´nde öğlen namazının ardından bir grup ellerindeki yeşil bayraklarla "şeriat isteriz", "yaşasın Hizbullah" sloganlarıyla yürüdü. İslamcı gazeteci Yaşar Kaplan, gerektiğinde İslam uğruna şehit olacaklarına dair bir açıklama yaptı.

 28 ŞUBAT KARARLARI:

28 Şubat´ta yapılan MGK toplantısı 9 saat sürdü. MGK laikliğin Türkiye´de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu vurguladı. 28 Şubat 1997´deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda, laiklik için yasaların uygulanması istendi, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB´e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı, deniyordu.

 28 ŞUBAT SONRASI GELİŞMELER:

Mart´ta dönemin Türkiye Başbakanı Erbakan, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve daha sonra da imzalamadı. 21 Mayıs´ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, ??Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini´´ söyleyerek, RP´nin kapatılması için dava açtı. 3 Haziran´da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM´de başladı. 7 Haziran´da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu.10 Haziran´da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı´na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi. 18 Haziran´da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller´e devretmek olduğunu belirtti. Ertesi gün 19 Haziran´da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller´e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz´a verdi.30 Haziran´da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk´la birlikte ANASOL-D Hükümeti´ni kurdu.

28 ŞUBAT SÜRECİ:

Fazilet Partisi 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde 111 milletvekili çıkarmış ve meclisteki yerini almış, İstanbul´dan milletvekili seçilen Merve Kavakçı 28 Şubat sürecinin ve başörtüsü yasağının devam ettiği o günlerde başörtüsü nedeniyle daha seçildiği ilk günden itibaren Türkiye kamuoyunda yer bulmuş, dönemin meclisin en yaşlı üyesi TBMM geçici başkanı Ali Rıza Septioğlu ise Atatürk´ün İnkılabını işaret ederek ve Kavakçı´nın başörtüsüyle meclise genel kuruluna giremeyeceğini ve yemin edemeyeceğini söylemiştir. Daha sonra 2 Mayıs 1999 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu´ndan mazbatasını aldıktan sonra meclisin açılış oturumuna katılmak için Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak´la beraber TBMM Genel Kurul Salonu´na gelmiş ancak başörtüsüyle meclis genel kuruluna girmesi üzerine Demokratik (DSP) milletvekilleri sıralara vurarak ve yuhalayarak Kavakçı´yı protesto etmişler, bu sırada DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit meclis kürsüsüne gelerek şu sözleri sarf etmiştir:

Sürecin önemli isimlerinden Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya´nın 25 Şubat 1997´de devletin geleceği için birinci tehdit PKK terörünün kontrol altına alındığını bundan sonra aşırı dinci akımların PKK tehdidinden daha büyük bir tehlike olduğunu iddia etmiş, bu kesimin laik cumhuriyete tehdit oluşturduğunu "Bu defa silahsız kuvvetler gereğini yapsın" sözleriyle savunmuştur. TİSK, TESK, Türk-İş ve DİSK´in yayınladıkları "Laiklik ve demokrasi sahipsiz değil" bildirisi ise Erkaya´nın belirttiği silahsız kuvvetleri oluşturuyordu. Yine dönemin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit, 23 Ocak 1999´da Hürriyet gazetesine verdiği röportajda ordu ile hükumet ilişkilerini değerlendirirken "28 Şubat sürecinin defteri kapandı" sözlerinden 5 gün sonra 28 Ocak 1999 tarihinde yapılan MGK toplantısında dönemin genelkurmay başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu 28 Şubat sürecini Refah Partisi, Necmettin Erbakan ve destekçilerini işaret ederek; irticai faaliyetlerde bulunan bir parti ve onunla işbirliği içerisinde olanlara ve neticesi; laik Türkiye´yi korumak maksadıyla yapılmış bir hareket olarak tanımlamıştır.

 Bugün 28 Şubat kısaca ?..

 SAYGILARIMLA..

21.3°