Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Muharrem Günay Sıddıkoğlu


KIZIN KENDİNİ EŞİNE SAKLAMASI

Namuslu ve bâkir olmak bakımından erkekle, kız aynı derecede sorumluluk taşırlar. Evleneceği eşinin bâkir olmasını ve ilk cinsel ilişkisini kendisiyle yaşamasını isteyen erkek, aynı şeyi kendisi için de düşünmeli ve evlilik öncesinde haram yollara bulaşma


Kızlık zarı (veya bekâret zarı) yaratılışta kızlarda bulunan ince bir zardır. Evliliğin ilk gecesinde, ilk cinsi temasla bu zar yırtılır. Zarın yırtılmasıyla, pek önemli olmayan hafif bir acı duyulur. Bu acının hafifletilmesi için, yapılan tavsiyelere uymalıdır. Yapılan tavsiye, şefkat ve sevgi gösterilmesidir.

İnsanlar, bilhassa insanlar içerisinde kadınlar, sevgi ve şefkat isterler. Evlenen ve nikâhla artık birbirlerine helal olan karı-koca, dünyada birbirine en yakın iki kişidir. Eşler birbirlerine karşı anlayışlı olmalı bilhassa koca karısına bu hassas anda olanca şefkatini göstermeli, onun ondan-bundan duyduğu yanlış bilgilerden ileri gelen korku hissini gidermeye çalışmalıdır.

Hareket ve sözleriyle göstereceği sevgi, bekâretin gidirilmesi anındaki hafif acıyı dahi duyurmaz.

Anestol, pomat, vazelin gibi yumuşatıcılar kullanmanın faydalı olacağını söyleyenler varsa da, en faydalısı şefkat ve sevgidir. Tahriş, acıma gibi hallerde, sonraki temaslar için üç dört gün ara verilebilir.

Kan gelmemesi gibi durumlarda hemen şüphelenmeme­lidir. Bazı kadınlarda kızlık zarı elastiki olur, yırtılmayabilir, kan gelmeyebilir. Ortada bir güvensizlik varsa bayan bir kadın doktora başvurulabilinir. En güzeli kızın ailesi tarafından düğünden bir gün önce doktordan kızlık raporu alıp daha sonra kızı gelin çıkarmaktır. Bu adet Anadolu´nun muhtelif yerlerinde uygulanmaktadır. Ama böyle yapmak şart değildir.

Kanama:

?Kanama meselesi de çok fazla büyütülmemelidir. Normal kanamanın ölçüsü, penisin girişi sonrasında aşağı yukarı bir çorba kaşığını dolduracak miktarda kanın akmasıdır. Bunu aşarsa, telaşa mahal yoktur. Genç kız sırt üstü vaziyette dizle­rini kaldırıp bacaklarını kasarak bitiştirirse, kanama çoğu za­man durur. Buna rağmen durmazsa, yine telaşlanmadan, bir hekimin veya tecrübeli bir kişinin yardımı istenebilir. Ama bu halin eşler ve zaruret halinde müracaat edilen üçüncü kişi dışında hiç kimse tarafından bilinmemesi gerekir. Çünkü bu, eşlerin mahrem bir sırrıdır. Aynı husus, hiç kanama olmaması halinde de söz konusudur. Mutlaka kanama olması şart değildir. Bu, kişilere göre değişebilen bir durumdur. Hele hele bekâret ölçüsü olarak görülmesi tamamen yanlıştır. Esas olan, eşler arasındaki güvendir. Bu güvenin, çeşitli sebeplere bağlı olarak ortaya çıkabilen kanama olmayışı hadisesine bağlı görülmesi çok vahim sonuçlara yol açabilir. Nitekim toplumu­muzda bu vahim anlayışın ürkütücü sonuçlarına zaman za­man şahit olmaktayız. Şunu kesinlikle bilelim ki, kanama ol­mamasından hareketle, genç kızın bakire olmadığı sonucuna varmak fevkalade yanlıştır.?

Cinsi temasın en uygun şekli; kadının sırtüstü yatıp, erkeğin ona iki bacağı arasından yaklaşmasıdır. Cinsi birleşmenin en uygun olan ?iki diz üzerinde olanıdır.? de­nilmiştir.

Bekâretin bozulmasına sebep olan ilk cinsı temas kadında acı veya yorgunluk meydana getirmişse, bundan sonraki birleşmeleri bir kaç gün geciktirmelidir. Bu ilk zamanlarda kadınlarda istek olmayabilir. Karısının da istekli olduğu za­manı kollamalıdır.

Gerdek gecesinin sabahı gelinin kanlı çarşafı veya kanlı bezi alınıp bakılır. Böylece onun kız olduğu anlaşılmış olmaktadır. Anadolunun bazı yerlerinde yaygın olan bu adet, son derece çir­kin ve ayıp bir harekettir. Müslümanlar bunu asla yapmamalı ve şimdiye kadar yapmışlarsa bundan sonra terk etmelidirler.

Bir de gelin ile damadı, karı-koca oldular mı diye dinlemek, takip etmek âdeti vardır ki bu da öbüründen aşağı kalmayan son derece iğrenç bir harekettir. Müslümanlar böyle şeylerden uzak olmalıdırlar.

Yukarıda yazdıklarımızın tersine, gelin damattan daha sert tabiatlı ve daha açık olur da damat utangaç ve çekingen olursa evliliğin bu ilk saatlerini kocasına o kolaylaştırması lazımdır.

Yeni gelin kızlık zarı meselesiyle uzun uzadıya kafasını meşgul etmemelidir. Dünyada milyarlarca kadın bu köprüden geçmiştir ve hepsi de normal hayatlarına devam etmektedirler. Bunu düşünmek kâfidir. Karı-koca birbirlerini okşarsa, iş tabii halini alır. Kocanızın o gece için heyecanlanarak iktidarsız olması mümkündür. Bu geçecektir. Bu durumda erkeği aşağılamamalı, anlayış göstermelidir. Gayet sempatik ve yumuşak hareket etmeli ve düze­leceğini söylemelisiniz.

Ekseriyetle düğünün ağır ve yorucu havasından yeni çıkıldığı için, bu stresten dolayı iktidarsızlıklar da görülmekte­dir. Cinsel ilişkiyi ilk gecede gerçekleştirmek diye kesin bir ka­nun olmadığına göre, ileriki günlerde de olabileceğini düşünüp rahat hareket edilmelidir.

Erkek, ilk birleşmenin heyecanıyla, birleşmeksizin boşalabilir, bu da normal hallerdendir.

Gelinin damada hemen teslim olmayıp az da olsa diren­mesi, naz yapması normaldir. Ancak ?Fazla naz âşık usandırır.? denilmiştir. Çok fazla nazlanacak olursa, kocası kendisinden soğuyabilir.

Erkekler büyük bir çocuktur. Azıcık tatlı bir söz onu mutlu etmeye kâfidir.

Kadın daima doğup büyüdüğü evi özler; bu normaldir. Ama bunu kocasına hissettirmemelidir. O takdirde kocası da kendi baba evini özler durur. Yeni gelin yeni evine, kocasına bağlanmalıdır. Anne-baba artık geçmişte kalmıştır. Yeni evi, gelinin yeni dünyasıdır. Bununla, gelinler akrabalarını unut­malı ve alakasını kesmelidir, demek istemiyoruz. Fakat bütün gayret ve düşüncelerini önce yeni evine vermelidir.

İlk cinsi temasın kadın hayatında büyük bir tesiri olduğu doğrudur. Fakat erkek de bu ilk birleşmede aradığını bula­mazsa, ruhi bir sarsıntı geçirir.

21.1°