Bugün, 29 Nisan 2024 Pazartesi

İhsan Yelken


MERAL AKŞENER, 6'LI MASAYA YAKIŞMIYORSUNUZ!

Ahh Meral Akşener! Herkesi saçına göre taraklamak hoş oluyordu fakat sözlerin acı acı geri dönüşü o kadar hoş değil, değil mi?


Erdoğan karşıtları ile Kemal Kılıçdaroğlu kurmuştu bu 6'lı masayı. Bir yıl gündem oldular ama sadece sessizce dağıldılar. Halka bir ışık gösterip bir güven veremediler. Sonunda aday belirleme toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu "Adayım" deyince sinirlenen Meral Akşener tarafından devrildi.

  Sakin sakin oturup sessizce dağılırken, Meral Akşener'in birden "Ben dayatmaya gelemem" deyip kalkması hepsini şoke etti. Masa dağılıyor mu diye tüm Türkiye'de heyecan ve merak uyandırdı. Anlaşıldı ki, bugüne kadar hiç duymamış gibi, Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu'nun adayım demesine sinirlenip masayı devirmiş. Herkes donmuş kalmış, tek kelime söyleyen yok. Meral Akşener, "Ben ne noterim ne de kumar masasında olurum" diye kapıyı çarpmış gitmiş.

   Meral Akşener, gemileri yakıp gittiğine göre gelmemeye karar vermiş olmalıydı. Halkın çoğu da öyle düşünüyor, geri gelip oturmaz bu masaya diyordu. CHP içinde büyük bir heyecan vardı. İyi olmadı deyip üzülenler olduğu gibi, 'Kurtulduk ondan' diye sevinenler bile vardı. Kısa süre içinde nasıl anlaştılar bilemedim, birden tüm CHP'liler Meral Akşener'in aleyhine geçti. Nerede bir solcu varsa, yazarı, çizeri, gazetecisi, memuru, bürokratı, sanatçısı... hepsi birden Akşener aleyhinde ağıza alınmayacak küfürler, hakaretler etmeye başladılar. Tepkiler Tv kanallarına, belediyelere taştı. Tüm sola destek veren kanallar,  Meral Akşener'in aleyhinde konuşmaya başladı. Hemen AB Belediyesinde grup kurmak için ödünç alınan CHP'lileri istifa ettirdiler...

  Biz, bunlarla ortak olunmaz diye sizin adınıza sevinmiştik. Dönüp bunlarla beraber olmayacağına, itibarına leke kondurmayacağına inanmıştık. Fakat gözün masadaymış, tıpış tıpış geri döndünüz. Masaya oturmakla bizi mahcup ettiniz, kendi itibarınızı yok ettiniz. Sana güvenen insanların güvenlerini sarstınız, ümitlerini yok ettiniz. Keşke gelmeseydiniz. Masayı devirip gittiğin zaman elbette üzülen olmuştur ama çoğunluk sevinmişti. En az oyunuz yüzde 5, 6 puan yükselmişti. Geri dönüp oturmanız ile taban yapıp baraj sınırına dayandı.

  Biz sanmıştık ki, çok sevdiğin Ekrem İmamoğlu ile yola çıkarsınız. İP ve HDP'nin tüm oyları, biraz da CHP desteği ile birinci ve devamla ikincide kazanırsınız. Sanıyorum siz de bu yolu düşünmüşünüzdür. Kısmet olmadı ama ya olsaydı, partiniz o kadar büyürdü ki, iktidara çok yakın kalırdınız. Zaten siz bir ara birinci parti olmak istemiştiniz, işte hayaliniz gerçek olurdu.

  Fakat olmadı. 5'li kalan liderler Pazartesi kararı açıklayacaklardı. 4 gün her iki taraf için çok yoğun geçti. Telefon trafik o kadar karışıktı ki, kim kiminle konuştuğu belli değildi. 5'li masa, toplanma saati yaklaştıkça, "Gelebilir" ümidi ile uzatılıyor bir türlü toplantı saatine ulaşılamıyordu. Siz de "Bir işaret alabilir miyim" diye gözlerinizi o taraftan ayıramıyordunuz. Bu durumda her iki tarafın ayrılıktan memnun olmadıkları anlaşılıyordu. Sonunda ne ben gelmiş olayım, ne siz, en doğrusu biraz ben geleyim, biraz da siz taktiği ile orta bir yerde buluştunuz. Yani kimin geldiği belli olmasın! 

  6'lı masada HDP olduğu müddetçe sorun bitmez. Kılıçdaroğlu'nun HDP'yi ziyarete gidecek olmasına,  HDP, "Biz konuşursak CHP Genel Başkanı olarak değil, 6'lı masanın Cumhurbaşkanı adayı olarak konuşuruz" diye cevap verdi. Masada olan Meral Akşener'in daha önce, Kılıçdaroğlu'na "HDP ile görüşebilirsiniz ama masaya getiremezsiniz" dediğini dikkate bile almıyorlardı. Tam çözümsüz bir yumak paketi oldu hemi de 3'lü kördüğüm olan bir yumak paketi. Tam bu sırada Meral Akşener'e, Selahattin Demirtaş'tan 4 sayfalık bir mektup gelmez mi? "Benim oyumla Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaksınız, beni nasıl ikna edeceksiniz?" diye soruyordu... 

   Ahh Meral Akşener! Herkesi saçına göre taraklamak hoş oluyordu fakat sözlerin acı acı geri dönüşü o kadar hoş değil, değil mi?

  Akşener'in kendi ağzından dökülüp kendisini bağlayan sözleri var. Bir ara muhalefetin en büyük partisi olmak istiyordu. Kürt'lere selam vermek için "Selahattin Demirtaş ile kahvaltı yapacağım" diye heyecanını dışa vuruyordu. Milliyetçi  seçmenler için bazen sert çıkışlar yapıyordu. Hem "yiğit, yürekli" diyorlar alkış da alıyordu. Mesela "HDP'nin olduğu yerde biz olmayız" gibi MHP taklidi yaparak milliyetçilere göz kırpıyordu."HDP'yi PKK'nın yanına konumlandırıyorum" ve "HDP, PKK'nın uzantısıdır" gibi çıkışları vardı. Bir tarafa hoş görünüyor diğer taraftan "yiğit lider" diye adlandırılıp alkış alıyordu. Fakat sonunda anladı ki, siyaset öyle kurgu ile, herkese mavi boncuk vermekle yürümüyor. Bazen mavi boncukların birden gelmesi ile rezil de olunabiliyor...

2.KISIM

  Bakıyorsun 6'lı masanın sorunları Meral Akşener ekseninde oluşuyor. Ayrıca dediğini kabul ettiremediği gibi bir sürü sorunla karlı karşıya kalıyor. HDP'ye söyleyecek söz bulamıyor. Daha önce söylediği o cümleleri olmamış olsaydı, cevabını verirdi. Onun için ya boyun bükecek, dediklerini noter gibi yapacak, ya da masayı darmadağın edip kalkacak. Kalkmaya yüreğinin yetmediği anlaşılıyor, sanırım her şeyi sineye çekip, akıbetini masanın rüzgarına bırakacak...

  Ama koskoca Meral Akşener'e bu sinmişlik, boynu büküklük yakışmaz, yiğit, mert olarak bilinen Meral Akşener'e bu sessizlik, korkaklık hiç yakışmıyor. Yine eskisi gibi yiğit, yüreklice masaya vuracak tepiği, alnı açık başı dik yürüyecek... Görebildiğimiz Meral Akşener'in masaya yakışmaması...

 Yeniden görüşme ümidi ile...

  İhsan Yelken.

23.7°