Lise Bitirme Sınavı kompozisyon sorusuydu.
?MEMLEKETLER,
İKLİME ELVERİŞLİ OLDUKLARI
ORANDA DEĞİL,
ÖZGÜR OLDUKLARI ORANDA
GELİŞİRLER.?
J. J. Rousseau söylemiş.
Yıllardır kafamı kurcalardı.
Niye yabancı bir özdeyiş?
Bu özdeyiş,
her zaman dilimlerinde ve her ülkede
geçerli miydi?
Ortadoğu denen coğrafya var ya.
Dünyanın zengin
yeraltı kaynaklarına sahipmiş.
Uğrunda savaşlar çıkarmış.
Petrol türküleri söylenirmiş.
Üstelik elde,
Kur´ân gibi bir mucize, hazine varken.
Neyi, neleri eksikti Ortadoğu´dakilerin?
*
Kendimize, kendi ülkemize dönelim.
Destan, masal, hikaye,
fıkra kahramanlarımızın yerlerini
kimler aldıydı?
Pamuk Prenses, Kırmızı Başlıklı Kız, Heidi,
Sindirella, Alice, Pinokyo gibi figürler almış.
Yabancı kültürlerin istilasına uğradık yıllarca.
İyilik, güzellik, dürüstlük, yardımseverlik gibi
erdemlerimizi temsil eden
hazinelerimizi unuttuk.
Bamsı Beyrek, Banı Çiçek, Selcen Hatun,
Sedef Bacı, Küllü Fatma gibi kahramanlarımız
nerde kaldı?
Dünyayı hayrete bırakan
Nasreddin Hoca´mız hani?
Millî bilinci, vatan sevgisini,
her koşulda güçlü tutmayı öğreten
destanlarımız nerde?
Sözgelimi,
?Dirse Han oğlu Boğaç Han Destanı.?
Özellikle çocuk eğitimimizde
yer bulabiliyor mu?
Karacoğlan´ımızı, Yunus Emre´mizi,
Mevlana´mızı
komşu ülkeler bile sahipleniyorlar.
Fuzûlî´nin ?SU? kasidesinin
mükemmel benzeri var mı?
Fuzûlî heykeli nerde?
Bir Alp tipi vardı ruhumuzu coşturan.
At binmeyi, yiğitliği,
kahramanlığı temsil ederdi.
Kendisi gibi at binen, kılıç kuşanan kızlarla
evlenmek isterdi.
Kızlar da yiğit erkeklerle evlenmek isterdi.
Her iki karakter de cesaretle
haksızın karşısına dikilir, adaleti öncelerdi.
İyilik yapmak, kötülükten alıkoymak,
çıplakları giyindirmek,
yoksulları doyurmak gibi
insancıl hedefleri vardı.
?Kız anadan görmeyince öğüt almaz,
oğul atadan görmeyince sofra çekmez.?
*
Ekonomi ve kültür istilası,
atom bombasından tehlikeliymiş.
Japonlar, atom bombası yediler.
Binlerce kayıpla 2. DS.´ndan yenik çıktılar.
Ancak, bunu,
millî ruhlarını diri tutacak
fırsata dönüştürmeyi bildiler.
Yeni nesillere düşmanlarını gösterdiler.
Her yıl çocuklarının ellerinden tutup
erinmeden Hirojima´ya götürdüler.
1945´lerde atom bombasının atıldığı yere.
Taş üstünde taş,
baş üstünde baş kalmayan cehenneme.
Nerden nereye geldiklerini
çocuklarına gösterdiler.
Ya bizler?
Polatlı´daki top sesleri,
Ankara´da duyuluyordu.
Ömründe Polatlı´yı, şehitliği göremeyen
nice çocuklarımız var.
***
?Et tekrar-ü ahsen, velev kâni yüz seksen.?
(Tekrar iyidir, isterse yüz seksen kere olsun.)
Dede Korkut Hikayelerini tekrarlayacağım.
?Kitab-ı Dede Korkut alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzân.?
Bugüne kadar 2 yazma nüshası ele geçmiştir.
Birincisi, Dresten Kıral Kitaplığı´nda bulunmuş.
İkincisi, Vatikan Kitaplığı´nda.
İlk araştırmaları,
Fleischer,
H. F. Von Diez (1811-1815),
W. Barthol (1894) gibi
Yabancılar yapmışlardır!
Türkiye´de ilk önce Kilisli Rıfat,
(1916) Arap harfleriyle yayımlamıştır.
Orhan Şaik GÖKYAY (1938)
yeni harflerle bastırmıştır.
Son ilmî yayımı ise,
Prof. Muharrem ERGİN tarafından
1958´de yapılmış.
Edebiyatçı Prof. Fuat KÖPRÜLÜ´nün
derslerinde söylediği bir söz vardır:
?Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne,
Dede Korkut´ u öbür gözüne koysanız,
yine Dede Korkut ağır basar.?
*
Ziya GÖKALP, diyordu UMUT adlı yazısında:
?Beynelmilel âletlerle
millî ruhu yoğurmak,
millî ruhu işlemek ve
millî ruhu yontmak gerekir.?
(Dünya uygarlığından
yararlı olanları almak,
zararlıları atmak biçiminde özetlenebilir.)
Millî irade kuvvetine,
fizikteki tabiriyle enerji
yani ruh enerjisine ihtiyaç var.
*
Batı karşısında
aşağılık kompleksine sahip aydınlarımızı
eleştiren Cemil MERİÇ´´e kulak verelim:
-??
Her adımda şuura dur emrini veren
bir jandarma neferi.
Her kapının arkasında,
elinde bıçak, bekleyen bir harem ağası.
Düşünme!
Düşüneni
iftiranın ve sefaletin lağımında
boğduktan sonra
ellerimizi yıkayıp
?efendim bizde filozof yetişmiyor ?
diye ah-u vahlar.
*
Güzel Türkçemiz´i,
Arapça, Farsça,
İngilizce, Fransızca-kısacası-yabancı
hayranlığından kurtarmalıyız.
13 Mayıs Türk Dil Bayramı
şimdiden kutlu olsun.