Kur´an-ı kerimde takva sahiplerinin aynı zamanda ihsan eden Muhsinler
olarak adlandırıldığını görmekteyiz.
?Ellezîne yünfigûne fisserrêi veDDarrâi vel kâZımînel ğayZa vel Âfîne
aninnâsi. Vallâhu yühıbbul muhsinîn ( e ) (3/Ali imran?134)
?O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar;
öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da Muhsinleri (Allah´ı görüyor gibi ibadet edenleri ve yaşayanları, güzel davranışta bulunanları)
sever. (3/Ali imran?134)
Hiç şüphesiz muttakîler (Allah´ın emirlerine uygun yaşayan ve karşı
gelmekten sakınanlar), Rablerinin kendilerine verdiğini al(ıp razı ol)muş
olarak cennetlerde ve pınarlar(ın başların)dadırlar. Çünkü onlar, bundan
önce güzel hareket ederlerdi. (Onlar ibadet etmek için, ancak) gecenin az
bir kısmında uyurlar, seherlerde (dua edip) istiğfâr ederlerdi. Kendilerinin
mallarında hem dilenen hem de (istemekten çekinen) yoksul için bir hak
vardı (ki bunu bilip verirlerdi). (Zariyat 15-19)
İnsanlara iyilik etmek, yararlı ameller işlemek ve ?Allah´ı görüyormuş
gibi, O´na ibadet etmek? demektir. İyilik, güzellik, uygun ve güzel olanı en
güzel ve kusursuz bir şekilde yapmak. İhsan; Allah´ın huzurunda olduğunu
onu gönül nuruyla görüyormuş gibi tasavvur ederek kulluk vazifelerini
yerine getirmek. Bu anlamda ayet-i kerimede ?Öyle değil! Kim muhsin
olduğu halde kendini Allah´a teslim ederse, onun mükafatı Rabbinin katındadır.?
(el-Bakara, 2/112). İnanç ve gönül planında ihsan ve teslimiyet
Allah´ın kullarından istediği kurtuluş beraatıdır. Anne-baba hakkındaki
tavsiyelerde de onlara ?ihsan? ile davranılması istenmiştir (bk. el-Bakara,
2/73; en-Nisa, 4/36; el-En´âm, 6/151; el-İsrâ, 17/32).
Münafıklar Hz. Peygamber (s.)´e gelmişler ve yaptıkları kötülükleri
gizlemek ve güzel göstermek için ?...Biz ihsan ve uzlaştırmadan başka bir
pey yapmak istemezdik.? (4/Nisa?61) diyerek Allah adına yemin etmişlerdir.
Bu ifade tarzından ihsan kavramının Araplar arasında bilinen ve
kullanılan bir kavram olduğu anlaşılıyor. Ancak İslâm bu kavrama farklı
bir anlam yükleyerek mutlak iyilik, güzellik ve iyi davranış olgusunu ilâhî
iradenin kabulüne ve rızasına uygun olarak yapıları iyilik tarzında değiştirmiştir.
Nitekim bu manayı Kur´an´ın ifadelerinde ve Hz. Peygamberin
hadislerinde müşahede etmek mümkündür.
Cibril (a.s) sahabelerden Dıhye (r.a)´in şeklinde Hz. Peygamber (s.a.s) in huzuruna gelmiş ve ona
?ihsan nedir?´ sorusunu sormuştur. Peygamber (s.) ihsanışöyle tanımlamıştır:
?Allah´a onu görüyormuşsun, sen onu (gözle) görmesen de o seni
görüyormuşçasına kulluk etmendir?(Buhârî, Tefsiru sûre (31); İman, 37;
Müslim, İman, 57; Ebu Davud, Sünne, 16; Tirmizi, İman, 4; İbn Mace, Mukaddime,
9). Seyyid Şerif ihsan teriminin tarifini yaparken bu hadisi zikrederek
şöyle demektedir: ?Basiret nuruyla Rabbü´l-Âlemîn´in huzurunda
olduğunu tasavvur ederek kulluğu yerine getirmektir. Hadisteki ?sanki onu
görüyormuşsun? ifadesi Allah´ın bizatihi görülmesinin maksat olmadığını,
Allah´ın sıfatlarını idrak ederek kulluk etmenin istenildiğini anlatmaktadır?
(Seyyid Şerif e/-Cürcani, et-Ta´rifât, s. l2). Bu tür davranışlarda bulunanlara
da Muhsin denir.
Hz. Ali ?Kulluk ettiğin Rabb´ini görmüş müsün?? sorusuyla karşılaşınca;
?Ben görmediğim Rabb´e kulluk etmem.?(Bihar´ul-Envar, c.4, s.44,
52, 53, 54, 304 ve c.41, s.15.)demiştir. ?Peki, Rabb´ini nasıl gördün?? sorusu
gelince de; ?O´nu baş gözüyle görmek olmaz; O´nu kalp, iman hakikatiyle
görür.? cevabını vermiştir. Sonra da Allah´ın bu dünyada baş gözüyle
görülemeyeceğinin delilini açıklayarak; ?Zira baş gözüyle görülme
imkânı olan her şey ancak yaratık olur.? buyurmuştur.
İhsan yalnız ibadetle ilgili meselelerde Mü´minin yükümlü olduğu
bir sorumluluk değil, bütün söz ve işlerindeki değişmez tavrıdır. Hz.
Peygamber ?Allah her şeyde ihsan ile davranılmasını kullarının üzerine
gerekli kılmıştır. Bundan dolayı ?Öldürdüğünüzde güzel davranın,
hayvanların kesiminde güzel davranın.? (Müslim, Sayd, 57; Ebû Dâvud,
Edâhî, 11; Tirmizî, Diyat, 14; Nesai, Dahaya, 22, 26; İbn Mace, Zebâih, 3)
buyurmuştur.
Bu anlamda Muhsin, bütün zamanını Allah´ı görüyor gibi geçiren Müslümandır.
Yapılan iyiliklerin karşılıksız ve Allah rızası için olmasının gerekliliğine
de işaret eden Hz. Peygamber (s.) şöyle buyurmuştur: ?İnsanlar bize
iyi davranırsa onlara iyilik yaparız, şayet kötü davranırlarsa onlara kötülük
yaparız.? diyen şahsiyetsizlerden olmayın.? (Tirmizî, Birr, 63).
Yapılan iyiliğin ve ihsanın inkâr edilmesi hoş görülmemiş, birtakım
insanların yapıları iyilikleri inkâr etmelerinin kendilerinin cehenneme girmesine
sebep olan bir haslet olduğu bildirilmiştir. Kocalarını ve kocalarının
iyiliklerini inkâr eden kadınların cehenneme gireceği bildirilmiştir. (bk. Buhari,
İman, 21; Kusuf, 9; Müslim, Kusuf, 17).
?(Resulüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.
Eğer şeytanın fitlemesi seni dürterse hemen Allah´a sığın. Çünkü O,
işitendir, bilendir. Takvâya erenler var ya, onlara şeytan tarafından bir
vesvese dokunduğunda (Allah´ın emir ve yasaklarını) hatırlayıp hemen
gerçeği görürler. (7/A´raf?199.200.201)