Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

TAHSİN ERASLAN


SARIKAMIŞ DESTANI

Şanla-şöhretle dolu tarihimizi elbette hep anlatacağız. Hoş. Zaferden zaferlere koştuğumuzla övüneceğiz.


23 Aralık 2022.

Korkut Ata Kongre ve Kültür Merkezi.

Sarıkamış Şehitlerimiz anıldı.

Etimesgut Belediyesi-KAI-DER işbirliğiyle.

Yoğun ilgi vardı.

Muhteşem bir program.

Duygusal yüklü.

Heyecanların doruğa çıktığı nokta.

Gazi Üniversitesi’nden ve Hacette Üniversitesi’nden Profesörler.

Heyecanlarımızın çoğaldığı anlardaki duygularımızı ifade ettiler.

Mükemmel konuşmalar.

Ağızlarına, yüreklerine sağlık.

Emeği geçenleri yürekten kutlamalıyız.

 

Gelenler, programı izlediler. Ben de izleyicileri.

Gözyaşları. İççekmeler. Hayıflanmalar. Alkışlar.

Dünya tarihinde örneği görülmemiş facia.

Tüfekleri ellerinde dondular.

Birbirleriyle kucaklaşmış halde dondular.

Yerden sökülemeyecek kadar ‘toprak’a kenetlenmişlerdi.

Rus askerlerinin bile ağladığı tarihi kaydediyor.

+40 derece kavurucu çöl sıcağından, Yemen’den gelen askerlerimiz.

-40 derece dondurucu soğukta Sarıkamış’talar.

Allahüekber dağlarının 4 metreyi bulan karları, mezarları olmuş.

 

Yemen ellerinde arkadan hançerlendik. 

Yemen’den Sarıkamış’a yazlık elbiseyle geldiler.

Gelirken Bağdat’ı kurtardılardı.

4 ay yorucu yolculuk.

Yemen’e daha varmadan denizde, çölde yitirdiklerimizi sayamadık.

Sarıkamış’a gelemeden de yollarda yitirdiklerimizi sayamadık.

120.000 askerimizden 12.000’i ancak hayatta kalabildikleri belirtilir.

Onlar da o acı gerçeği gelecek kuşaklara birinci ağızdan anlatmak için ayakta kaldılar.

 

İstanbul’dan Sarıkamış’a mühimmat götüren 3 gemimiz batırıldı Ruslarca.

Mithat Paşa, Bezm-i Âlem, Bahr-i Ahmer adındaydı gemilerimiz.

Batırılan gemilerimizde 30.000 kadar askerimiz, Karadeniz’in soğuk sularında boğuldular.

Askerlerimizin elinde siper kazacak kürek bile yoktu!

En yakın cepheye DDY uzaklığı 300 Km idi.

Kağnılarla cephedeki askerle mühimmat ve hayvan yemi de taşınıyordu.

Daha cepheye varamadan, kağnıyı taşıyanlar kağnıdaki yemi tüketmek zorunda kalıyordu. 

Tifüs hastalığı baş gösterdi. Bit kırdı geçirdi.

 

Savaşı değil, şehit sayısını tartışır olduk yıllarca!

Savaştan 4 ay sonra Nisan başlarında Ruslar, şehitleri toplamaya başladı sağlık gerekçesiyle.

Türk köylerinden 300 kadar paralı işçiler topladılar. Her 100 kişiye 1 imam görevlendirdiler. 

Şehitlerimizin İslâmi yöntemlere göre definleri sağlanmış oldu böylece.

Allahuekber dağlarının karları, döşekleri, yorganları oldu.

Allahuekber çamları, Allahuekber canları oluverdi…

 

Şanla-şöhretle dolu tarihimizi elbette hep anlatacağız. Hoş.

Zaferden zaferlere koştuğumuzla övüneceğiz. Güzel.

Tarihte çok az günler gülebildiğimizi de saklamasaydık.

Düştüğümüz tuzakları da tanıtsaydık.

Türkler, iyi tarih yaparlar ancak iyi tarih yazarlar mı?

Tarih yalancı değil, doğruları söyleyemeyenler yalancı.

Yanlışlarla doğruları birlikte söyleseydik gözümüzün önüne bakardık.

Dostu-düşmanı yeterince tanırdık. Boş hayallere kapılmazdık.

Aynı hatalara düşmezdik.

Yiğitlik mi, doğruluk mu, cesaret mi, merhamet mi üstümüze yok!

Hiç kimsenin de kuşkusu olamaz.

İyi, güzel de-öyleyse-neden hüzünlüyüz çoğunlukla? 

Dedelerimizin, ninelerimizin alınlarındaki kırışıklıklar nedendir?

Ağıtlarımız, Destanlarımız, Türkülerimiz niye hüzünlü, dertli dersiniz?

Nedenler belli.

Tüm doğruları dosdoğru anlatmıyoruz.

Nesilleri kimi konularda yanıltıyoruz.

Övünçlerimizi, galibiyetlerimizi elbette gururla anlatacağız.

Uğradığımız hezimetlerin, nedenlerini de anlatsaydık ya.

Tüm şehitoğlu şehitlerimizi saygıyla, minnetle anıyoruz.

 

 

 

21.1°