Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Abdullah Ergun


ŞEHİTLERE KEFEN BEZİ BİÇİLMEZ!

Devleti ve milleti uçurumun kenarına getiren AKP ve Cumhurbaşkanı, 15 Temmuz olayları ile ortaya çıkan tablonun mesuliyetini almaktan kaçtıkça ülke, geri dönüşü olmayan bir yıkımın reel sonuçlarına katlanmaya hazırlanıyor.


Devamlı olarak Başbakan ve Cumhurbaşkanı Devlet Bahçeli´yi övme yarışına girerek aslında MHP seçmenini manipüle etmeye çalışıyorlar: ?Devlet Bahçeli, devlet adamlığını konuşturdu, Devlet Bahçeli, milletini düşünüyor, Devlet Bahçeli şöyle iyi, böyle güzel, Devlet Bahçeli ne diyorsa o??

Sanki Devlet Bahçeli´nin bu övgülere ihtiyacı varmış gibi sürekli olarak yapılan bu methiyelerin maksatlı olduğunu anlamamak mümkün değil. Ayrıca bu methiyeler Bahçeli´nin Başkanlık çıkışından öncelere dayanıyor.

Devleti ve milleti uçurumun kenarına getiren AKP ve Cumhurbaşkanı, 15 Temmuz olayları ile ortaya çıkan tablonun mesuliyetini almaktan kaçtıkça ülke, geri dönüşü olmayan bir yıkımın reel sonuçlarına katlanmaya hazırlanıyor.

FETÖ terör örgütünü devletin her kademesine itina ile yerleştiren AKP ve Cumhurbaşkanı, besledikleri yılanların kendilerini sokmaya başlaması ile birlikte içine düştükleri açmazı, panik içinde bağırarak zehirlenmenin komplikasyonları ve şiddetli ağrı belirtileri ile köşe bucak gizlenmenin yollarını arıyorlar. Dokunulmazlık zırhının yeterli gelmeyeceğini de iyi bildiklerinden Devlet Bahçeli´ye sığınıp, sorumluluğu da gene Bahçeli ile paylaşmanın yollarını arıyorlar. Bu durum MHP tabanında ciddi huzursuzluğa yol açarken, AKP ve Cumhurbaşkanı fırsat buldukça yaptıkları ilginç açıklamalarla halkın aşırı olabilecek tepkisinin kompanze edilmesi için çaba harcıyorlar.

Bir biri ardına gelen itiraflarla da aslında FETO yapılanmasını gayet iyi bildiklerini, kendi yerleştirdikleri insanların kimler olduğunu en iyi kendilerinin bildiklerini fakat bu bilgileri paylaşmanın millete gene pahalıya mal olacağını aba altından gösterdikleri sopalarla anlatmaya çalışıyorlar.

FETÖ kapsamında soruşturmaya maruz kalmış en büyük kesim, gariban sivil ve memurlardan oluşuyor. Gariban ifadesini, rütbe açısından dile getirdim. Zira söz konusu suçlama öyle basit bir suçlama değil elbette. Gariban dememdeki asıl maksat, halkımızın bu terör örgütü ile ilgili üst düzey bürokrasi ve siyaset alanında belli beklentiler içine girmesindendir.

AKP ve Cumhurbaşkanının inatla AKP içinde FETÖ´cü olmadığını iddia etmeleri ve gene yüksek bürokraside ve yerel bürokraside FETÖ operasyonu yapmamaları sabırları zorlar hale gelmiştir. Sosyal medyada FETÖ elebaşı ile önemli kişilerin çektirdiği fotoğrafların yayınlanması ile birlikte operasyon beklentisi doruğa çıkmış olsa da gene operasyon yapılmaması halkımızı ciddi bir huzursuzluğa sevk etmiştir.

Soruşturmalarda bu önemli zatların adı geçti mi hemen ilk savunma medya üzerinden Cumhurbaşkanlığına nama yazılı olarak gönderilip, ?evet FETÖ ile görüştüm, Cumhurbaşkanının emri ve bilgisi dahilinde görüştüm? tarzında bir aklanma eylemine dönüşüyor. Cumhurbaşkanı danışmanları soruşturma Cumhurbaşkanına sıçramasın diye tetikte bekleyip, FETÖ´ye adı karışan kişileri derhal aklama yönüne gidiyorlar.

Cumhurbaşkanı´nın ve İçişleri Bakanı´nın son yaptığı açıklama ve itiraflar da FETÖ ile mücadelede gelinen noktanın bir arpa boyu bile ilerleyememek olduğu gerçeğini önümüze seriyor.

O zaman FETÖ ile mücadelede en büyük engel, gene FETÖ mağduru olduğunu iddia eden Cumhurbaşkanı oluyor. Cumhurbaşkanı kenara çekilse, işin seyri hemen değişecek. Hatta Cumhurbaşkanı etkili hitap yeteneğini kullanarak bir ulusa sesleniş ile FETÖ operasyonlarının önündeki engelin kendisi olduğunu, bu illetten milletin derhal kurtulması gerektiğini, bu teröristlerin ülkeyi küresel güçlere teslim etme niyetinde olduklarını, bunların her yerde olduğunu millete tane tane anlatıp, Cumhurbaşkanlığı görevinden millet adına istifa ettiğini, bundan sonraki sürecin bağımsız Türk yargısı marifetiyle çok kısa sürede ilerleyeceğine şüphesinin olmadığını söyleyebilir.

İşte devlet adamlığı budur. İşte sorumluluk böyle bir olgudur. Öyle ortalıkta korkusuzca gezen bir siyasi liderin devlet adamlığından dem vurmak ve onun gölgesinde işleri hal yoluna koymaya çalışmak gerçek devlet adamlığı ilkesi ile bağdaşmaz.

Devlet adamlığı Bahçeli´nin yaptığı gibi fedakarlıktan geçer. Makam ve mevkilerin arkasına sığınıp gerçek kahramanların eteğinde süreci atlatmaya çalışmanız millete ve devlete ciddi zararlar veriyor. Hem teknik olarak ?itirafçı? statüde devlete ve millete vereceğiniz bilgiler ile söz konusu örgüt çok kısa sürede çökertilip, sizlerin de korktuğunuz cezalara çarptırılmadan güven içinde bu ülkede yaşamanız sağlanabilir. Aksi yönde yapmaya devam ettiğiniz eylemler aslında sizin ve partinizin vatan ve milletten önce geldiğini itiraf etmeniz anlamını taşır. Devlet Bahçeli´yi devlet adamı yapan söylem de işte budur; önce vatanım ve milletim, sonra partim ve ben.

15 Temmuz milletimiz için bir milattır. Milletimiz ak ile karayı o gün seçebilmiş ve devletin terör örgütlerince teslim alınmasına mani olabilmiştir. O güne kadar kefen edebiyatı yapanların gizlendiğini gören milletimiz, duruma korkusuzca el koyan Devlet Bahçeli ile yoluna devam edecek ve Türkiye eski gücüne kavuşacaktır.

Bunun gerçekleşmesi için daha fazla milletin zamanını çalmayın ve yoldan çekilin. Bu milletin kefen giyerek siyaset yaptığını iddia edenlere değil, kıyafetini kefen yapmayı göze alan şehitlik arzusu ile yanan liderlere ihtiyacı vardır. Şehadeti göze alan öyle kefen falan taşımaz. Zira şehide kefen biçilmez.

23.5°