Bugün, 29 Nisan 2024 Pazartesi

BEKİR YALÇINKAYA


ŞEYH ŞÂMİL NE DEMİŞTİ (2)

?ÇARINIZA VE SİZE, HERŞEYİ BOL BOL VEREBİLİRİZ, FAKAT VATANIN HÜRRİYET VE ŞEREFİNİ ASLA!?


    

    Peki.. Şeyh Şamil esir alınmazdan ve esarete düşmezden önce ?Namazım geçiyor?diye heybetle geri çekilip namazını edadan sonra, sapsarı kesilen O´ ilk mektubun sahibi Topal General Klug von Kluge´ye nasıl cevab veriyor;  

  ?General!? diyor.. O Nikola´ya git ve de ki: Senin yerinde şu anda kendisi olsa ve bu alçakça teklifleri bana bizzat yapmak cesâretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevâbı şu kırbacım verirdi. Ona söyle! Kahraman teb´amın kalblerinde kök salan bu eşsiz zafer inananı kökünden kazımadıkça, bu mübârek vatan topraklarını en son kaya parçasına kadar karış karış müdâfaa etmekten bizi men edemeyeceksiniz. Dînim ve vatanım uğrunda, bütün çocuklarımı ve ailemi kılıçtan geçirseniz, zürriyetimi kurutsanız, en son teb´amı öldürseniz, yek başıma son nefesimi verinceye kadar sizinle savaş edeceğim. Nikola´yı tanımıyorum. Son cevâbım budur.?   

   Yine bir teklifle gelen Çar´ın elçisi Kafkas Orduları Başkomutanı General Feze´yi de Şeyh Şamil şu cevabıyla geri gönderiyor; ?Ben, Kafkas Müslümanlar´ının hürriyete kavuşmaları için silâha sarılan gâzilerin en aşağısı Şâmil! Allah-ü Teâlâ´nın himâyesini Çar´ın efendiliğine feda etmemeye yemîn eden, özü sözü doğru bir Müslüman´ım. Daha önce Çar Birinci Nikola´yı tanımadığımı, emirlerinin bu dağlarda geçersiz olduğunu General Klugenav´a anlayacağı şekilde tekrar tekrar söylemiştim. Bu sözleri sanki taşa söylemişim gibi, Çar hâlâ görüşmek için beni Tiflis´e da´vet ediyor. Bu da´vete icabet etmeyeceğimi bu mektubumla son defa size bildiriyorum. Bu yüzden fânî vücûdumun parça parça kıyılacağını ve sırtımı verdiğim şu vatan topraklarında taş üstünde taş bırakılmayacağını bilsem, bu kesin kararımı hiçbir zaman değiştirmeyeceğim. Cevâbım bundan ibârettir. Nikola´ya ve onun kölelerine böylece ma´lûm ola!?

    Ey Kurbanı olduğum Şeyh Şâmil.. Ne güzel bütün redlerin.. Ne terbiye edici Rus Çar´ına meydan okumaların.. Ne kıymetli İstiklâl ve istikbâl mücadelen ki ülken Dağıstan´ın selâmetine esastır. Elindeki silâh ve maiyetindeki mücâhidlerin kifayetsiz olsa da yüreğin Cihan kadar büyük ve imanın Rusyaya galebe çalacak kadar güçlü ise.. mücadeleden zaferle omasa da, yürekli bir Kahraman olarak tarih seni sayfalarına kaydedecekti.

   O´ yürekli ve inancı tam Kahraman fırsatını buldukça aynen Bizans´ı UC´larda zora sokan ve bunaltan Türkmen Alpler gibi baskın hareketleriyle tam yirmi beş sene Çar 1. Nikola´ya karşı vatanını müdafa´a ediyor. Destanı ne dağlara, denizlere, ne de asumana sığmaz bu Kahraman´ın nihayet General Grabe ile giriştiği ölüm-kalım savaşı onların ne kadar vatanı için mücadele ettiklerine yine şâhid oluyor. Çünkü bu son savaşta artık karşı koyacak bir engel bulamayan düşman, çocuk ve yaralıları katletmeye başlamıştır ki Şeyh Şâmil, herşeyin bittiğini görerek, bir köşede ağlayan iki yaşındaki oğlu Gâzî Muhammed´i sırtına bağlayıp, çarpışa çarpışa geçit vermez dağ yoluna yürüyor.

    General Grabe, Mayıs ayında başlayıp ancak Ağustos´un sonunda alçakça teslim alabildiği Şeyh Şamil´in son kalesi olan bir avuç kaya yığınında Şamil´i değil, yine mübârek şehîdleri ve katlettikleri kadın ve çocukları bulabiliyor. Asıl görmek istediği ise Şeyh Şâmil´dir. O´ Gece karanlığında onu ölü veya diri haliyle bulmaya çalışırken gün ertesine sarkıyor ve sarp kayaların eteğinde yakalanan Dağıstanlı bir çobanı General´e getiriyorlar. Çoban cebinden bir mektûb çıkarıyor ve Grabe´ye uzatıyor. O mektubda da Şeyh Şâmil diyor ki:

?Ey General Grabe! Kafkasya´nın bağrında bu Ahulgoh gibi binlerce kale var. Herbirinin, eceline susamış düşmanı, Allahü teâlâya duâ ederek beklediğini çarına haber ver. Silâhlarınızın vücûdumda açtığı üç yarayı, şifâ kaynağı Dağıstan otlarından yaptığım ilâçlarla sararak, şimdiden yeni bir harbe hazırlandım. Gönlümde açtığınız evlât, eş ve hemşireme âit olan yaraların ise hiçbir ehemmiyeti yoktur. Geri kalan çocuklarımı şimdiden, Allahü teâlâya bu vatanım için nezrettim. Çarınıza ve size, herşeyi bol bol verebiliriz, fakat vatanın hürriyet ve şerefini asla! Eğer Ahulgoh´da aldığınız kanlı ders kâfi gelmediyse çarınızın bütün hazînelerini ortaya dökerek tekrar geliniz. Hem de burada olduğu gibi, askerlik şerefini lekeleyerek yalan söyleyiniz. Verdiğiniz sözleri inkâr ediniz. Ormanlarımızı, ekinlerimizi yakıp, meyva ağaçlarımızı, bahçelerimizi kavurunuz. Bütün bu yaptıklarınız bizim hürriyet aşkımızı körüklemekten ileri geçmeyecektir. Petro´larınız, Katerina´larınız gibi Nikola da ölecek, fakat gözleri arkada olacaktır. Çünkü Kafkasya birgün hürriyetine kavuşacaktır. Allahü teâlâ, hak ve vatan uğrunda çalışanların yardımcısı olsun.?

    Şeyh Şâmil, başı bulutlar arasında kalan dağın, aşılmaz sarp kayaların binbir tehlike dolu uçurumlarından, yaralarından akan kanlara aldırış etmeden büyük bir metanetle tırmanıyor ve sırtındaki küçük oğlu ile Çeçenistan´a geliyor. Burada Müslüman Çeçen kabilesi, Şeyh Şâmil´i görünce; ?Allahü ekber! Allahü ekber!? diyerek tekbîr getiriyorlar ve sonra da Şeyh Şâmil ve oğlu Gâzî Muhammed´in yaralarını sarıyorlar. Kahraman İmâm´ın arkasında saf bağlayıp namazlarını kılıyor ve ona son nefeslerini verinceye kadar vatanlarını müdâfa´a için, Ruslar´la savaşacaklarına söz veriyorlar.  

   Şeyh Şâmil, Çeçenistan´ın en sarp ve gür ormanlı Dargo avulunda kendine bir karargâh kuruyor. Dargo´yu geçilmez bir müstahkem kale hâline getiriyor. Her tarafı derin uçurumlarla ve baş döndürücü yarlarla ayrılıp, taştan yapılmış mazgallı kulelerle donatıyor.  Çevredeki dağ köylerine gidip, eli silâh tutan yiğitleri teşkilâtlandırıyor.

   Çar 1. Nikola devri bitiyor. Artık yeni Rus Çarı II. Aleksandr´dır.  O´ da Nikola´nın yolunu takible Şeyh Şamil ülkesi Kafkasya´yı fethetmeye, Prens Baryatinski kumandasında beş ordu hazırlatıyor. Emrine elli bine yakın seçme asker ve elli civarında da ağır top verdikten sonra sanki; ?Haydi Baryatinski şu Şeyh Şâmil´in beş binlik süvarisiyle çarpış, yen ve O´ Kahramanı bana getir´ diyor.  

   Şeyh Şamil, bu defa Gunip Dağı?na çekiliyor ve burada beş yüz kadar kahraman fedaisiyle bir buçuk ay boyunca koskoca bir orduya karşı savaşıyor. Peki nereye kadar? Ellerinde atacak barutları kalmayana, yiyecekleri tükenene ve beş yüz yiğidinden dört yüzünü şehid verene kadar..

   Lâkin yine de yiyecek yerine karınlarına taş bağlayarak düşmanla mücadeleye devam ediyorlar. Başkomutan Baryatinski, Şeyh Şamil´i canlı ele geçirmek gayesiyle Beyaz Bayrak çekmiş elçilerini gönderip teslim olması teklifinde bulunuyor. 

   Şeyh Şâmil´in çocukları ve askerleri; ?Mücadelede sona gelindi´ kanaatındalar. Şeyh Şâmil´in; şehid olmaktansa Kafkaslar´ın başsız kalmaması için teslim olmasını ve ileride Allah Teâlâ´nın yaratacağı yeni imkânlara göre hareket edebileceklerini O´na bildiriyorlar. Nihayet bu sebeble gelen elçilerle 1276 (M. 1859) senesinde anlaşma yapılıyor ve anlaşmada da: ?Müslümanların dinlerine karışılmayacak, onlardan asker alınmayacak, vergi toplanmayacak, Müslümanların iç işlerinde serbest bir devlet olub, idarecilerini kendileri seçecekler, Şeyh Şamil, aile efradı ve mevcud kırk kadar askeri ile, silahları dahi ellerinden alınmadan Osmanlı´ya gidebilecekler´ maddeleri yer alıyor.

   Başkomutan Baryatinski, generalleri ve askerleri yirmi beş sene bir avuç fedaisiyle, koskoca Rus ordusunu daima perişan eden Şeyh Şâmil´i yakından görmek istiyorlar. Evet..  Görmek istedikleri ve kendisine büyük hayranlık duydukları Şeyh Şamil Rus askerlerinin aralarından geçerek, Başkomutan Baryatinski´nin çadırına gidiyor.

   Akabinde Baryatinski anlaşma şartlarının geçersiz sayılacağını, kendisi ve ailesinin Çar II. Aleksandr´ın esiri olub misafir muamelesi göreceklerini bildirince iş; Altmış dört yaşındaki  Şeyh Şamil ve oğulları Gâzi Muhammed, Muhammed Şefi ve aile efradına Moskova´daki Çar Aleksandr´ın insafı ve hükmüne kalıyor.

  Eline; Şeyh Şâmil´i İdamla ortadan kaldıracak veya affını gösterecek imkânların verildiği Rus Çar´ı bu büyük Kahramana çokca hürmet gösteriyor ve Kaluga şehrinde emrine büyük bir konak, birçok hizmetçiler veriyor, lâkin vatanına kavuşmaya imkân vermiyor.

 

23.7°