1Kasım seçimlerinden bu güne kadar sosyal medyada yazılanları takip ediyorum. Herkesin eteğindeki taşları dökmesini bekledim. Fakat, gördüm ki herkesin derdi Genel Başkanı ve genel merkezi eleştirerek ne yaptıklarını ve ne yapılması gerektiğini bilmeden yazıp paylaşım yapmaktadırlar. Ondan sonrada ülkücülükten dem vurmaktadırlar.
1976 yılından beridir bu teşkilatın içinde olan birisi olarak bende düşüncelerimi paylaşmak istedim. Aldığımız sonuç ortada elbette hatamız kusurumuz eksiğimiz olmuştur. Ama birbirimizin ayağını kaydırmaktan, birbirimizi çekememezlikten ve isimler üzerinde tartışmaktan, ne olduğumuzu bu millete anlatmaya fırsatımız olmadı ve millete de kendi iç çekişmelerimizden dolayı güven veremedik. Şimdi ona buna atar yapıp bu işten sıyrılmak yerine teşkilatın en yüksek kademesinden en alt kademesine kadar kendine ÜLKÜCÜYÜM diyen herkesin şapkasını önüne alıp ?biz nerede yanlış yaptık, nerede eksik yaptık? diye düşünmesi lazım.
Sayın Devlet Bahçeli için yıllardır bir linç kampanyası yapılıyor. Neden, ülkücüler bunu hiç düşündüler mi? Dış güçler ve içerideki uzantıları MHP´nin yok edilip bu ülkede her istediklerini yapabilmek için Devlet Beyin bu partinin başından gitmesi gerektiği bildiği halde, bir tek ülkücüler bunu anlayamamışlar. Devlet Bey haşa Allah değil elbette eleştirilebilir, eksiklerini dile getirebilirsiniz ama bunu yaparken de Ülkücü terbiyeyi elden bırakmamak gerekir. Sonuçta Devlet Bey herhangi bir siyasi şahsiyet değil. Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı, Lideri! Milliyetçi Hareket Partisi Genel Merkezi ise her Ülkücünün mahremidir. Mahreminizi bu kadar ayağa düşürmek hiç kimseye yakışmamaktadır. Bir de bunun tam tersi olacak şekilde kraldan daha fazla kralcı davranmakta bize fayda değil zarar verir.
Bu davaya gerçekten gönül vermiş, gecesini gündüzünü maddi manevi bu davaya feda eden insanların sitem hakkı vardır. Onlar sitemlerini dile getirseler de seçim zamanı oy verecekleri parti yine MHP´dir. O insanların canını alsanız tek bir oy´unu başka bir partiye verdiremezsiniz. Kan kusar, kızılcık şerbeti içtim der yine bu davaya hizmet ederler. Gece gündüz demeden ömürlerini yine bu dava için harcarlar. Ama bir de öyle şahsiyetsiz tipler var ki; Ne bu dava ne de bu parti için kıllarını bile kıpırdatmayıp, üstüne üstlük parti baraj altında kalsın da, yönetim değişsin biz de istediğimiz gibi atımızı oynatalım zihniyetinde olan kişiler kendi menfaatleri için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Bahçeli ve ekibi gitsin de parti ne olursa olsun zihniyetinde olan ve sosyal medya üzerinden Ülkücülük yapıp, hangi partiye oy verdikleri bile belli olmayan, onun bunun yalakalığını yapan, hiçbir hizmette bulunmayıp herkesten fazla hesap soran tipler var ya? İşte böyle karaktersiz insanlara ne bu partiyi ne de Genel Başkanı yedirmeyiz! Bu tip insanlara son sözümüz kendinize başka kapı bulup orada bildiğiniz gibi hareket edin.
Makam mevki koltuk ünvan vs peşinde olup, başka partilerin başka oluşumların peşine takılanlara da söyleyecek birkaç sözüm var.
Ülkücüler partide ve ocakta, bırak makamı çaycı olmaya bile razı samimi insanlardır.
"ÜLKÜCÜ" gibi bir ünvanımız varken hangi koltuk hangi mevki hangi ünvan bize bir seçenek olabilir ki? Yıllarca aynı bardaktan su içip aynı sofrada bir dilim ekmeği paylaşıp yemek yediğimiz insanlara, teşkilatımıza ve de Başbuğ´un emaneti dediğimiz koltukta oturan liderimize sırf karşısınız diye başka partilere oy verenler var ya sizlere de yazıklar olsun! Bizim düşmanla hesaplaşmamız elbet olacak ama sizinle hesaplaşmayı da asla unutmayacağız!
Bütün dünya bize karşı olsa ne olur? Etrafımız itlerle, kurt postu giymiş çakallarla dolsa ne olur? İtler ürüyecek biz yürümeye devam edeceğiz..
Önümüzdeki seçimler için değil ardımızdan gelecek Milliyetçi nesiller için yürümeye devam edeceğiz.
